
Doç. Dr. Özgür Sarıca, meme kanseri taramalarının önemine vurgu yaparak mamografinin kanser sinyallerini erken yakaladığını belirtti. Mamografi, ultrason ve MR kullanımı teşhiste başarıyı artırıyor. Dijital mamografi ise daha az radyasyon içeriyor ve konfor sunuyor.
İSTANBUL (İGFA) - Toplumda hâlâ tek bir hastalık olarak algılansa da, kanser her organda farklı seyrediyor ve tedavi başarısı değişiyor.
Özellikle meme kanseri, erken tanı sayesinde en yüksek tedavi başarısının elde edildiği kanser türleri arasında yer alıyor.
Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Sarıca, düzenli taramanın önemine dikkat çekerek, “Tümör küçükken yakalanan bir meme kanserinde 100 hastadan 95’i 20 yıldan uzun süre yaşayabiliyor. Erken tanı, çoğu zaman memenin korunmasını ve kemoterapiye gerek kalmamasını sağlar” dedi. Mamografinin MR’ın göremediği mikrokalsifikasyonları ortaya çıkarabildiğini belirten Doç. Dr. Sarıca, “Bu küçük kireçlenmeler, tümör oluşmadan önce tespit edilebilir. Bu nedenle MR mamografinin yerini alamaz” ifadelerini kullandı.
Sarıca, ultrason, mamografi ve MR’ın birlikte kullanılmasının erken teşhisteki başarıyı ciddi oranda artırdığını da vurgulayarak, “Ultrason tek başına dört-beş kanserden birini gözden kaçırabilir. Ultrason ve mamografi birlikte kullanıldığında saptama oranı yüzde 80–85’e, MR eklendiğinde ise yüzde 95’e çıkar.” dedi.
“YOĞUN MEME DOKUSUNDA TOMOSENTEZ FARK YARATIYOR”
Tarama sıklığının yaşa, meme yapısına ve risk faktörlerine göre değiştiğini söyleyen Sarıca, “Genel olarak 40 yaşından itibaren her kadının yılda bir mamografi yaptırması önerilir. Yoğun meme dokusu olanlarda kontrastlı mamografi veya tomosentez kullanılabilir. Tomosentez, memeyi farklı açılardan üç boyutlu görüntüleyerek küçük lezyonları dahi seçilebilir hale getirir” dedi.
Toplumda yaygın olan bazı yanlış inanışlara da değinen Sarıca, “Meme implantı olan kadınlar da güvenle mamografi yaptırabilir, implantın patlama riski yoktur. Ayrıca modern dijital mamografilerdeki radyasyon miktarı oldukça düşüktür” açıklamasında bulundu. Doç. Dr. Sarıca, dijital mamografinin klasik yöntemlere göre daha az radyasyon içerdiğini, görüntü kalitesinin yüksek olduğunu ve çekim süresinin kısa sürdüğünü belirtti.